HALİKARNAS ANTİK KENTİ
Bargylia Körfezi’nin güneyindeki Karia sahilini derin bir şekilde girintili çıkıntılı yapan Kos Körfezi’nin sahillerinde, civar adalarda olduğu gibi, Rhodos toplulukları ile birlikte aslında Dor Heksapolis’i olarak bilinen birliği oluşturmuş kentler vardı. Bunların en önde gelenlerinden biri (erken tarihte Birlik’ten kovulmakla birlikte) Halikarnassos’tu. Körfezin kuzeyinde sahile uzanan ve ileri çıkan bir burunla iki bölüme ayrılan bir koy üzerinde yer alan kent, ticaret için çok uygun, son derece mükemmel bir limana sahipti. Karadan kolayca savunulabilirdi çünkü Karia içinden gelen ve bölgenin ticaretini kentin doruklarına ulaştıran yol, kente, gerisindeki dağ yamacı içinden geçen dar bir geçitle ulaşıyordu. M.Ö. IV. yüzyılın oldukça büyük bir bölümü boyunca Halikarnassos, bir tiran ailesi tarafından yönetildi; bu tiranlardan ikincisi olan Maussollos, kenti görkem ve gücünün doruğuna çıkardı. Komşu toplulukları ilhak ederek kentin topraklarını genişletti ve hatta daha uzak bölgeleri yönetim altına aldı. Sözde bir Pers vasali olmakla birlikte, gerçekte, kendi adına ittifaklar yapan ve antlaşmalar düzenleyen bağımsız, hükümran bir tirandı. Kız kardeşi-eşi Artemisia tarafından onuruna inşa edilen görkemli anıt mezarı, Antik Dünya’nın Yedi Harikası’ndan biri sayılmış ve adını, benzer türden daha sonraki yapılara vermiştir.¹
Büyük İskender M.Ö. 334’te Karia’ya geldiğinde, Halikarnassos Perslerin elindeydi. Halikarnassos daha önceden, Maussollos’un genç kardeşi Piksodaros tarafından Perslere teslim edilmişti. Binalardan pek çoğunun yerle bir edildiği, uzun ve ünlü kuşatmadan sonra kenti ele geçiren fatih, Halikarnassos’tan arta kalanları, Maussollos ailesinin yegâne yaşayan üyesi olan Maussollos’un küçük kız kardeşi Ada’ya verdi; Ada ayrıca Karia’nın civar bölümünün de hükümdarı yapıldı. M.Ö. 309’da I. Ptolemaios, kenti ele geçirmek için başarısız bir girişimde bulundu. Bununla beraber, M.Ö. III. yüzyılın başlarında Halikarnassos Mısır’ın egemenliği altına girdi ve bu yüzyıl boyunca Mısır krallarının bir “müttefiki” olmayı sürdürdü.²
Karia’nın en çok duyulan kentlerinden biri olan Halikarnassos, M.Ö. VI. ve V. yüzyıllarda pek varlıklı bir kent değildi. Dor kolonistleri tarafından kurulan Halikarnassos, Knidos, Kos, Lindos, Kamiros ve İassos ile birlikte Dor Birliği’nin üyesiydi. Bu kentler, Triopion’da yapılan Dor festivallerine katılırlardı. M.Ö. VI. yüzyıl ortalarından itibaren Pers egemenliğine giren kenti, daha sonra Attika-Delos Deniz Birliği’nde görüyoruz. Kent, M.Ö. V. yüzyıl başında kısa bir dönem gümüş sikke basmasına rağmen, o yüzyılın büyük bir bölümünde sikke basmamıştır. M.Ö. IV. yüzyıla tarihlenen gümüş ve bronz sikkelerinde tipler, cepheden Apollon başı-kare incus içinde kartal, Pegasos protomu-kare incus içinde keçi protomu ve Pegasos protomu-iki defne dalı arasında lirdir. Kentin adı, şeklinde kısaltılmış olup bazen ön yüzde, bazen arka yüzde yer alır.³
Halikarnassos, ortogonal planlama anlayışıyla tasarlanan kentlerden biri olmuştur. Romalı mimar ve mühendis Vitruvius, Halikarnassos’u şöyle tanımlar: “Melessa’da doğmuş olmasına rağmen, Halikarnassos’un doğal bir kale olarak önemini kavradığından ve uygun bir ticaret merkezi ile iyi bir liman konumunda olduğunu gördüğünden evini orada kurdu. Burasının, bir tiyatronun oturma yerlerini anımsatan bir kavisi vardı. En alt sırada, limanın yanında forum yer alıyordu. Kıvrılan yamacın yarısına doğru, bir tiyatronun kavisli orta koridorunun karşılığı olan noktada, geniş bir yol yapıp ortasına, olağanüstü özellikleri nedeniyle Dünyanın Yedi Harikasından biri olarak anılan Mausoleum’u inşa etti. Tepenin üstünde ve ortada ise ünlü Leochares’in yapıtı olan muazzam heykeli barındıran Mars’ın mabedi vardı ki, bazıları heykelin Leochares’e, başkaları ise Timotheus’a ait olduğunu düşünürler. Tepenin en sağında ise Salmakis pınarının yanında Venüs ve Merkür’ün mabedi bulunur. Sağ tarafta bulunan yukarıda anlatılan pınarın ve Venüs’ün mabedinden başka, en solda, Mausolos’un bütünüyle kendine ait bir plana göre yaptırdığı kral sarayı vardır. Sağda, forumun, limanın ve surların tümünün görünümüne hâkimdir; hemen altta, duvarların altında, kimsenin içinde ne olup bittiğini göremeyeceği gizli bir liman yer alır. Gerektiğinde, yalnızca kralın kendisi, hiç kimsenin haberi olmadan kürekçilere ve askerlere sarayından emirler verebiliyordu.”⁴
Bu tanımlamadan anlaşıldığı üzere, kentin bulunduğu arazi doğal olarak tiyatroya benzer bir yapıdadır. Liman faaliyetleri ve savunma için uygun bir doğal kıyıya sahiptir. Agora, kıyıda limana yakın konumlanmıştır. Kentin ortasından geniş bir cadde geçmektedir. Kralın kendi anıtı olan Mausoleum, bu merkezde yer almaktadır. Mars Tapınağı, akropolün üzerinden kente bakmaktadır. Kent, gerçekten de ortogonal planlama anlayışına göre tasarlanmış olsa da, arazinin eğiminin yarattığı doğal avantajları çok iyi kullanmıştır. İkinci olarak, plan, kentin farklı elemanlarını bir araya getirerek bir bütün yaratmaktadır. Üçüncü olarak, kentin odak noktası olan Mausoleum, kentin her yerinden görünebilmektedir. Bu durum, kentin kendini yüceltme ve propaganda aracı olarak kullanılmıştır. Ayrıca, Yunan kentlerinin ve Yunan kent yapılarının güçlü, merkezi ve otoriter yapısının olduğu yerde, Doğu Ege kıyılarının yarı-barbar krallıklarından ortaya çıkan yeni düşünceleri gösterme çabasındadır.⁵
Kentin tiyatro biçiminde şekillenmesi, sokakların kıvrım yaratacak şekilde birbirini sarmaladığı anlamına gelmemektedir; aksine, kentteki tüm antik duvarlar ve kalıntılar ortogonal bir sisteme göre yönelim göstermiştir.⁶ Ancak, Halikarnassos kent planını sadece ortogonal olarak tanımlamak doğru olmayacaktır. Batı Anadolu’nun antik kentlerinden Priene’de olduğu gibi mutlak bir ortogonallikten bahsetmek mümkün değildir. Priene’de hâkim olan ortogonal planlamaya göre, tipik Yunan kentinin demokratik yapısını temsil edecek şekilde binalar düzenli ve olağan bir şekilde alana yerleştirilmiştir. Halikarnassos’ta ise binalar arasında bir hiyerarşi vardır ve Maussollos gibi belli anıtlar ve dikkat çekici yapıların yerlerini vurgulayan bir planlama anlayışı hâkimdir. Binaların olağandışı yerleşiminin temel nedeni, monarşinin ihtişamını sergilemek, Hekatomnid iradesini ve hâkimiyet alanını ortaya koymaktır. Kent planlama eylemini belirleyen şey sadece coğrafi konumu olmamış; aynı zamanda kentte yaşayan toplumun sosyal ve yönetsel yapısı önem kazanmıştır.⁷
Halikarnassos’ta anıtsal yapılar, kent imgeleri haline gelmiştir. Yapıların olağandışı gruplaşması ile ortogonal planın tekdüzeliği aşılmaya çalışılmıştır. Mars Tapınağı ve terası, Mausoleum ve terası ile Maussollos Anıtı, hep en etkileyici olacak yerlere konumlandırılmıştır. Teraslar her zaman işlevleri için kullanılmamıştır; yarattıkları sahne etkisi için de inşa edilmiştir. Yükseklik ve genişlikteki anıtsal oranlar, ortogonalliği sağlayacak işlevsel kullanım biçimiyle çelişmektedir.⁷ Anıt, yüksek bir kaide üzerinde kente yukarıdan bakacak şekilde merkez cadde üzerinde yer almaktadır. Limandan ve tiyatrodan görünecek bir bakı noktasına yerleştirilmiştir.⁵ Halikarnassos’ta kent planı temel görsel bir bütünlüğe sahip olsa da, kentin odak noktası, Mausollos’un anıtının bulunduğu Mausoleum’dur. Anıt, kentin tamamına hâkim en yüksek noktada değil, aksine Halikarnassos’un merkez caddesi üzerinde konumlanmıştır ve kentin herhangi bir yerinden kolaylıkla görülebilmektedir. Bu nedenle, kentin en yüksek noktasından limana bakan biri, önce anıtı görmektedir. Kent planı, görüşü kentin merkez noktasında toplayacak şekilde araziyi kullanmıştır.⁵
Hekatomnid yönetiminin egemenliğinde, Halikarnassos kent planı, savunma, ticaret ve altyapı için gerekli olanakların geliştirildiği yeni kentsel işlevler doğrultusunda yeniden düzenlenir ve iki limanı ile Halikarnassos, deniz ticaretinin merkezi haline gelir. “Halikarnassos, ortada kral sarayı ve askeri limana sahip Zephyrion Adası’nın yer aldığı geniş açılımlı çift liman gerisinde yükselen sırtların elverdiği doğal yerleşim çanağı için olağanüstü bir model oluşturmuştur.”⁸ Akropolis dediğimiz kralın sarayının ve önde gelenlerin oturduğu konutların yer aldığı iç kale, limandan korunaklı bir tepede, geniş bir alana yayılmış şekilde yer almıştır. Bu alanda tiyatro, savunma amaçlı yapılar ve bazı tapınaklar bulunur.
Maussollos ve ondan sonra gelenler, diğer bir deyişle Hekatomnid yönetiminin varisleri, kentle ilgili işlerde birinci sınıf Yunan mimarları çalıştırmışlardır; sonuçları bugün Myndos, Heraclea, Latmus ve Termera kentlerinin sur duvarlarında bile görülebilir. Halikarnassos, Maussollos’un mimari tasarımdaki gururu olmuştur. Apollo Mezarı, limanın doğu yakasındaki tepeciğe taşınarak bugün kalenin bulunduğu adayı oluşturmuştur. Salmakis yarımadası da batıdan onu kapatmıştır. Maussollos’un sarayı, Marmara mermeri ve tuğladan yapılmıştır ve adanın yakınında yer alır.⁹ Kentin en görünür yerinde yer alan anıtsal yapılar, politik anlamda aidiyet duygusunu anılar çerçevesinde pekiştirmektedir.¹⁰ Bu açıdan Halikarnassos’un en merkezi yerinde yer alan Mausoleum, toplumsal bellekte yer etmesi için politik otoritenin, yani Hekatomnid yönetiminin istediği şekilde yaptırılmıştır. Hiçbir kamu binası Mausoleum’la yarışacak yakınlıkta yer almaz. Anıtsal bu yapı ile diğer kamusal yapılar arasında görsel anlamda bir hiyerarşi söz konusudur. Mausoleum’un çevre duvarı beyaz mermerden yapılmıştır ve kuzeyindeki uzunluğu 242 metreye, doğudaki genişliği 105 metreye yakındır. Mausoleum 36 adet dış kolona sahiptir ve yerden 140 fit yukarıda piramit şeklinde bir çatıya sahiptir.
24 basamaklı bu piramit çatının en tepesinde, heykeltıraş Pytheos’un görkemli eseri olan dört atın çektiği bir araba (quadriga) yer almaktadır. Anıtın dört bir yanını çevreleyen kabartmalar ve heykeltıraşlık eserleri ise M.S. 4. yüzyılın ortalarında devrin en önemli heykeltıraşları Leochares, Bryaxis, Skopas ve Timotheos tarafından yapılmıştır. Maussollos ve kız kardeşi, aynı zamanda eşi Artemisia’nın heykeli çatıda iki tekerlekli yarış arabasında ayakta durmaktadırlar.¹¹ Halikarnassos’dan sonra, Eski Myndos ve Syangela kentleri, Helen toplum modeline uygun şekilde yeni ve daha büyük arazilere tekrar inşa edilmiştir. Bölgenin sınırında bulunan Latmos ve Kaunos, yeni duvarlarla güçlendirilmiştir. M.Ö. 350’lerde yapılarak dünyanın yedi harikasından biri sayılan Mausoleum, bu coğrafyanın Mısır ve Yunan mimarisini birleştiren en önemli yapısı olmuştur.
Helenistik planlama anlayışının ortogonal planlamaya dayalı fonksiyonel bileşenleri ile Pers politikalarının güç üzerine dayalı anıtsal yerleşim ifadeleri, Halikarnassos’ta sentezlenerek özgün bir kent planlama anlayışı geliştirilmiştir. Hekatomnid iradesinin ve hakimiyet alanının, monarşinin ihtişamının kent mekanında temsili; Mausoleum gibi anıtlar, dikkat çekici yapıların teraslar halinde vista oluşturmak için olağandışı bir araya gelişi ve kenti çepeçevre saran savunma duvarları ile gerçekleşmiştir. Halikarnassos, Maussollos’un mimari tasarımdaki gururu olmuştur. Halikarnassos’ta anıtsal yapılar, kent imgeleri haline gelmiştir. Mausoleum gibi ihtişamlı bir yapıyla ilk defa kentsel imgelem oluşturulmuştur. Yapıların olağandışı gruplaşması ile ortogonal planın tekdüzeliği aşılmaya çalışılmıştır.
KAYNAKÇA
¹ Arslan, Anıl. "Uluslar Arası Araştırma Dergisi / 6 / 12. Hamza Gündoğu Armağanı, Mylasa'dan Halikarnassos'a Hekatomnidler."
² Magie, David. (2003). Anadolu’da Romalılar 3: Batı Anadolu Kent Devletleri, Çeviri: Nezih Başgelen-Ömer Çapar, Arkeoloji ve Sanat Yayınları.
³ Tekin, Oğuz. (2008). Antik Nümismatik ve Anadolu (Arkaik ve Klasik Çağlar), Arkeoloji ve Sanat Yayınları.
⁴ Vitruvius. (1990). Mimarlık Üzerine On Kitap, Çevirmen: Dr. Suna Güven, Şevki Vanlı Mimarlık Vakfı Yayınları, Ankara.
⁵ Owens, E.J. (1992). The City in the Greek and Roman World, UK: Routledge.
⁶ Pedersen, P. (2016). "Topography and Town Plan," http://www.sdu.dk/en/Om_SDU/ Institutter_centre/ih/Forskning/Forskningsprojekter/Halikarnassos/Sites_and_places/ Town+plan
⁷ Üzel, A. (2009). The Display of Hekatomnid Power in Karian Settlements Through Urban Imagery, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara.
⁸ Tuna, N. (1978). Antik Devirde Batı Anadolu Kıyı Yerleşmelerinde Mekansal Örgün, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Yayınları, Ankara.
⁹ Cook, J. M. (1962). "The Fourth Century Revival," The Greeks in Ionia and the East (Ancient People and Places, Volume 31), Thomas and Hudson, London.
¹⁰ Doyle, J. L. (2017). Architecture and the Origins of Preclassic Maya Politics, Cambridge University Press.
¹¹ Başgelen, N. (2007). "Maussollos’un Halikarnassos’u Bodrum’un Altın Çağı," Tarihi Çevre, Eylül-Ekim, No: 22, 112-117.